Romantik İlişkilerde Güvenli Bölge
- Beril Börekçi
- 8 Ara 2016
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Haz

Kaygı ve Güdülenim;
Sullivan'a göre bireyin diğer insanlarla yaşantısını ve etkileşimini şekillendirme biçimini belirleyen en önemli etmen kaygıdır. Yenidoğan için ortaya çıkan gerilimlerin çoğu sorun değildir, bebeğin ihtiyaçları bakım verenin tamamlayıcı yanıtları ile eşleşir.
Fiziksel İhtiyaçlar:Yiyecek, Sıcaklık ve Rahatlık
Duygusal İhtiyaçlar: Güvenlik, Şefkat ve Sevgi
Zihinsel İhtiyaçlar: Oyun ve Uyarılmalar
Sullivan bu ihtiyaçlara bütünleştirici eğilimler adını vermişti, çünkü doğaları insanları karşılıklı doyurucu biçimde biraraya getirmektedir.
Sullivan doyum ihtiyaçlarının sadece yeni doğan için değil, erişkinlikte de diğer insanlarla karşılıklı ilişki doğurduğuna inanıyordu. Erişkinlerdeki çeşitli ihtiyaçlar başka erişkinlerde tamamlayıcı ihtiyaçlar uyarma eğilimindedir. Freud’un tersine insan ihtiyaçlarının kendi içlerinde sorunsuz olarak görmekteydi. İnsanı başkalarıyla etkileşime girmeye yöneltecek bir biçimde donatılmış ve toplumsal yaratıklara evrilmiş olduğumuzu ileri sürmekteydi.
Bebekteki kaygı, bebeğin içinde yükselen bir gerilimden doğmaz başka insanlardan kapılır. Duygu durumunun bakım verenden bebeğe bulaşıcı geçişini empatik bağlantı olarak adlandırıyordu. Canı birşeye sıkkın olan bir annenin kaygılı hali bebeğe geçer. Bebek bu kaygıyı alır ve rahatlama talep eder ancak onu rahatlatmak için yanına gelen anne, kaygıyıda bebeğin yanına daha çok getirmiş olur. O yaklaştıkça bebeğin kaygısı artar. Karşılıklı kaygının arttığı büyüyen bir gerilim yaşarlar. Bebek ağladıkça, ve onu rahatlatamadıkça annenin kaygısı artar.
Bebeklerin ilk mental ayrımı:
İyi Anne (kaygılı olmayan)
Kötü Anne (kaygılı olan) olarak gerçekleşir.
Yaşananların hepsi çocuğun ‘kötü anne’ yada ‘iyi anne’ yaşantısı içinde toplanırlar. İnsanların bazen kaygılı olup olmamaları gerceği önemsizdir; iki durumda da çocuk üzerindeki etkilerin farklılığı çok çarpıcıdır ve çocuk açısından onlar iki farklı kişilerdir. Ikinci adım çocuğun ‘iyi anne’ mi yoksa ‘kötü anne’ mi geleceğinin kendisiyle bir ilintisinin olduğunu keşfetmesiyle olur. Onay doğurabilen davranışları olumlu bir değer altında örgütlenir ‘iyi ben’, kaygı doğurabilen davranışlarıda olumsuz bir değer altında örgütlenir ‘kötü ben’. Yoğun kaygıya neden olan davranışlar ise çocuğun parçaları olarak yaşantılanmazlar –o ben değil-. Bunlar daha sonra yetişkin hayatında kendisi olarak gördüğü hiçbir biçime dönüşmeyen dissosiye durumlardır.
Kendilik Sistemi:
“ Çocuğun kişiliğinin taslağı ebeveynlerin kaygısının asidi ile keskin bir biçimde eritilerek şekillendirilir.” Sullivan kendilik sisteminin tutucu ama sabit olmadığını düşünüyordu. Çocuk büyüdükçe yeni ihtiyaclar ortaya çıkar, akran ilişkileri ihtiyacı, cinsel doyum, duygusal yakınlığa duyulan ihtiyaçlar ile kendilik sisteminin sınırları gevşemeye başlar ve yeni, sağlıklı bir bütünleşmeyi olası kılar.
Güvenlik Operasyonları:
Sullivan her birimizin yaşamlarımızda artan kaygıya cok duyarlı biçimde ilerlediğimizi, bizi kaygı noktalarından tanıdık olan zemine geri döndürecek karmaşık, aşırı hızlı, örtük ‘güvenlik operasyonları’ geliştirdiğimizi düşünmekteydi.
Kişilerarası psikanalistin temel teknikleri hastaya:
sorular sorarak
kendi hakkında düşünmeyi yüreklendirerek
kendilik sisteminin isleyişine dair farkındalığı arttırmaktır.
Böylece hızlı gelişen bir olay/durum gözlenebilir, anlaşılabilir ve anlaşılma sayesinde yavaş yavaş değiştirilebilinir.
Aslında bizi kaygılandıran durumları tekrar tekrar yaşamamızın sebebide buradan gelmektedir çünkü onlar alışık olduğumuz durumlardır.
Güvenlik Operasyonları: İlişki seçimlerimde neden hep böyle kişiler çıkıyor karşıma sorusunun cevabı burada saklıdır. Çünkü üzücü, acı verici, kaygılandırıcıda olsa o ilişkiler bizim bildiğimiz zemin üzerine kuruludur. Canımız acısıda biz bunu daha önceden yaşamışızdır ve devamında neler yaşayacağımızı biliriz. Tekrar eden olumsuz ilişki deneyimlerinde bu okadar alışıldık olurki artık farklı türde aslında mutlu olabileceğimiz bir ilişkide nasıl olacağımızı bilemez hale geliriz. İçten içe sevgi, saygı ve güvenin olduğu, paylaşım içinde olunan bir ilişki bizi korkutabilir.
Kln. Psk. Beril Börekçi
Yorumlar